Zamanın gölgesinde İzmir

Saat Kulesi İzmir için bir göstergedir. Zemine sağlam oturuşu ve görkemi; İzmir’in yıkılmaz görkemine işaret eder. Zarafet dolu işlemelerinin arasında İzmirlilerin nazik, güzel davranışları saklıdır

 

Yazı: Cihat Kemal PEHLİVANOĞLU / Mimar

Fotoğraflar: RK arşivi

Depremler görmüş, adını bilmediğimiz yorgunluklara maruz kalmış, birkaç kez onarım geçirmiş, konu edilmiş, zamanı bilmiş ve göstermiş Saat Kulesi…

Kule bir göstergedir. İlk bakıldığında zemine sağlam oturuşu ve görkemi; İzmir’in de yıkılmaz görkemine işaret eder. Yakından incelendiğinde zarafet dolu işlemelerinin arasında; İzmirlilerin nazik, güzel davranışları saklıdır. Çeşmesinden akan suyu bereketin ve özel İzmir’in temiz kalplerini yansıtır.

Sultan II. Abdülhamit tahta geçeli 25 yıl olmuştu ve Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından Çeşmeli Saat Kulesi Sultan’a ve özünde İzmir’e hediye edilmişti, yıl 1901.

Saat Kulesi’nin unutulamaz özelliği bir devlet büyüğü tarafından İzmir’e hediye edilmiş bir eser olmasıdır! Ona gösterilen özenin gölgesinde yatan gerçek…

 

1928, Mart 31, Kulenin Saati - 00:29:42, İzmir O sırada gökyüzü kapalı ve sakindi, güneydoğu doğrultusunda gökyüzünde alev şeklinde kızıllık oluştu ve bu kızıllık kısa bir süre ufka yakın bir yerde durdu ve sonra Karaburun doğrultusunda kayboldu. Deprem!

Vilayet Konağı’nda çatlaklar oluşmuş, binanın hemen önündeki Saat Kulesi’nin üst bölümü düşmüş, sarkaçlı saatlerin güney duvarlarda olanları durmuş, diğer taraftakiler ise işlemeyi sürdürmekteydi.

 

1974, Şubat 1, Kulenin Saati - 00:01:02, İzmir İzmir, Konak Meydanı’nda “Saat Kulesi”nin taç kısmı yerinden çıkarak yıkılmış ve kulenin saati durmuştu ve ardındaki yanmış ve harabe haline gelmiş eski hükümet yapısının bazı duvarları da depremde yola doğru dökülmüştü.

Öncesinde…

Sultan II. Abdülhamit tahta geçeli 25 yıl olmuştu ve Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından Çeşmeli Saat Kulesi Sultan’a ve özünde İzmir’e hediye edilmişti, yıl 1901. Saat Kulesi’nin unutulamaz özelliği bir devlet büyüğü tarafından İzmir’e hediye edilmiş bir eser olmasıdır! Ona gösterilen özenin gölgesinde yatan gerçek...

Bahriye Mirlivası Sait Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa’dan oluşan komisyon derhal kulenin yapımını üstlenmişti. Kulenin yapımından önce İstanbullu kuyumcu Zingulli Usta tarafından yapılan kulenin doksan santimetre yüksekliğinde som gümüşten maketinde, Fransızca kitabesinde projenin müellifi İzmirli Mimar Mösyö Raymond Pere anılıyordu. Muhteşem gümüş maket Sultana Yıldız Sarayı’nda sunulmuştu. Kule, Fransızca “Monument Jubilaire” olarak tanımlanmış; modernleşmenin bir sembolü olarak gösterilmiştir.

Kulenin gümüş maketi padişaha sunulduğundan, günümüzde Topkapı Sarayı’nda korunmaktadır. Maketin gümüşten imal edilmesinin sebebi; 25. yılın “Gümüş Yıldönümü” kabul edilmesi ve Osmanlı sultanlarının modern monarşilerdeki hükümdarlar gibi kutlamalara önem vermeleriydi.

Yapım için gereken taşların seçimini, Baranofski Efendi ve Mösyö Pere birlikte Sarayköy’de yapmıştı. 81 metrekare üzerine oturan kulede kullanılan renkli mermerler ise Marsilya’dan sipariş edilmişti, yirmisi vişne, yirmisi yeşil renkte olmak üzere kırk adet mermer blok Haziran 1901’de İzmir’e gelebilmiştir.

Vali Mehmet Kamil Paşa, Abdülkadir Paşa, Hakim Emin Efendi, Belediye Reisi Eşref Paşa Matyos Efendi, Tüccar İstefan Efendi, Tüccar Arabyan Karabet Efendi, Caferizade Şamlı Sait Efendi, Tüccar Atıf Efendi, Yemişçi Tahir Efendi, Tevfik Nevzat Bey, Tüccar Simonaki Efendi, Evliyazade Refik Bey, Pirinççi Fehmi Efendi, Şemi Bey ve daha niceleri maddi manevi Çeşmeli Saat Kulesi’ne yardım yapmıştı. Uzaktan Hamidiye Marşı yankılanıyordu.

Şair Eşref Beyefendi, ebced yöntemi ile güzel bir şiir yazmıştı, gönülden satır arası: “…âdî yapılmış bir kule / Gel de gör kadd-i bülendi Mısır’ın ehramın bedel / İddia etmem bunun emsâli hiç yoktur diye…”

1 Eylül 1900; emir şöyleydi:

“…Bütün kaidesinden zirvesine kadar her yeri duvar kalınlığında mermerden olacaktır. Büyük taşlar yatakları ve bağlantıları mükemmel tesviye edilerek, kireç ve çimento kullanmaksızın tamamıyla uygun bakır perçinlerle bağlanmak ve kükürt ile tatlı sudan çıkarılmış ve yıkanmış kumdan mürekkep macun ile lehimlenmek suretiyle yerleştirilecektir. Dış yüzeydeki mermerler perdah edileceği gibi, oymalar ve ziynetler büyük taşlardan başka konulacak taşın doğal büyüklüğü nispetinde ayrıca yapılacaktır. Dış yüzey tarakla yontulup mil ile işlenecektir. Zemin katında oluşacak dört çeşmenin girintili köşeleri bundan müstesnadır. Kemerlerin renkli taştan ibaret olan başlıkları iki santimetre kalınlığında kilitleme ve Moler’in hususi zamkıyla yapıştırılmış dilimler şeklinde olacaktır. Kule binasının sağlamlığı için iç merdivene bağlanması, merdiven kademelerini teşkil eden taşların kulenin dışında duvar yüzü ve içinde merdiven taşı hizmeti ifa edecek surette döşenmesiyle sağlanacaktır. Kulenin dört penceresinden yalnız bir tanesi açık olup diğer üçü hakiki pencere şeklinde gösterilmek ve üzerleri resimlerle süslenmek üzere kapalı olacaktır. Mimari süsleme kazıyarak, arma-yı hümayun ile tuğra-yı şahane çıkıntılı olacaktır.”

Yapıldı: Yıl 1901.

Merdivenlerinden ağır ağır yükseldim, açık olan tek penceresinden ufka göz gezdirdim ve derin bir nefes aldım, yıl 2003. Açılışının üzerinden, 102 hatıra geçmişti Çeşmeli Saat Kulesi’nin.

Gözümde açılış töreni belirdi birden… Zamanın İzmir Müftüsü Mehmet Sait Efendi’nin yaptığı dua ile başlar. Duanın ardından Vâli Kâmil Paşa, “Ruz-ı cülûs-ı meyamin-i menus-ı hazret-i Padişahînin yirmi beşinci sene-i devriye-i celilesinin şehrimizce bir hatıra-yı mesut ve kıymetdarı ve memleket namına bir yadigar-ı şükran ve ubudiyet olmak üzere inşa olunan Saat Kuleli Çeşme’nin açılışını yapmaktan bahtiyar olduğu, nutkundan sonra... Çeşmelere su verildi ve kulenin açılışı gerçekleştirildi.

Gazetelere o an şöyle yansıdı: “...güya ki, her bahçeden birer çiçek toplanmış idi.” O kutlamalar sabah ışıklarına kadar sürmüştü.

Eser son derece zarif görünümüyle; 25 metre yüksekliğinde ve dört katlıdır. 81 metrekare üzerine sekizgen şekilde dört basamaklı haç biçiminde mermer platform üzerindedir. Sekizgen platformun dar kenarlarında, dörder küçük sütun üzerine oturan sebillere yer verilmiştir. Bu sebiller at nalı kemerli olup, baldaken biçimindedir ve üçer çeşmesi ile kurnası, ortasında da fıskiyeleri bulunmaktadır. Fıskiyelerden iki tanesi günümüze gelememiştir. Baldakenlerin üzerini alemli kubbeler örter. Sebiller arasındaki dört cephede, at nalı kemerli, demirli şebekeli açıklık bulunur; deniz tarafındaki açıklık kapısıdır.

Sebillerin ve cephelerin üzerini bir zarafet içerisinde fistolu saçak dolaşır. Kulenin platformu beyaz mermerden, diğer bölümleri kesme taştan yapılmıştır. Sekizgen kaidesi üzerinde sütunlu bir galeri ile onun da üzerinde köşeleri pahlanmış kare prizma şeklinde gövde yükselir. İnce başlıklı, küçük kaideli sütunlar birbirlerine üç dilimli kemerlerle bağlanırlar. Galeri ve çeşmelerde kullanılan yeşil ve pembe renkli sütunların başlıkları ve köşeleri bitkisel süslemelerle bezenmiştir. Gövdenin dört bir yönünde at nalı kemerli, nişli küçük pencereler açılmıştır. Bunların üzerinde doğu ve batı yönlerinde küçük birer Osmanlı arması, kuzey ve güney yönlerinde de Sultan II. Abdülhamit’in tuğraları kabartma olarak yerleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1927 yılında çıkan, “Milli ve Resmi binalarda kullanılan tuğra ve methiyelerin kaldırılmasını” içeren kanun nedeni ile tuğra ve armalar kaldırılmış, yerlerine ay yıldız kabartmaları konulmuştur. Gövdesinin üzeri, içlerinde beş kollu yıldızların bulunduğu baklava dilimli kabartmalarla süslenmiştir. Gövdenin üst bölümü üç sıra mukarnasla genişletilmiş ve dış yüzüne 75 santimetre çapında, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in hediyesi olan dört saat konulmuştur. Bu saatin ana mekanik bölümleri özel demir köşebentler ve döküm ayaklar üzerine oturtulmuştur. 22 dişli çarktan oluşan saatin bazı parçaları üzerinde 1901 tarihi görülebilir. 12 sütun üzerine oturan dördüncü kat, gövdeden incedir ve üzerini hilal alemi ile metal kubbe örter ve o bölümde kulenin şimdi çalışmayan çanı bulunmaktadır.

İmparatorluğun değişik merkezlerinde, 25’ten fazla saat kulesi yapılmıştı. Ama İzmir Çeşmeli Saat Kulesi yapımının tamamlanabilmesi için; aynı dönemde Sarı Kışla bahçesinde ve yine 25. yıl anısına yaptırılmak istenen 25 musluklu, havuzlu sebilin yapımı yarım bırakılmıştı. 1950’lerde Sarı Kışla ile birlikte yıkılıp moloza dönüştürülen sebilin yapımında da Raymond Pere görevlendirilmişti.

Çevresindeki yapılaşmayla sınırlı ve tanımlı bir meydan özelliği gösteren alanın ortasında yükselen bu özgün yapı, kısa sürede merkez işlevi görmeye başladı. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında özgürlük kutlamaları da Konak Meydanı’nda ve Saat Kulesi çevresinde gerçekleşmişti.

Depremler görmüş, adını bilmediğimiz yorgunluklara maruz kalmış, birkaç kez onarım geçirmiş, konu edilmiş, zamanı bilmiş ve göstermiş Saat Kulesi… Kule bir göstergedir. İlk bakıldığında zemine sağlam oturuşu ve görkemi; İzmir’in de yıkılmaz görkemine işaret eder. Yakından incelendiğinde zarafet dolu işlemelerinin arasında; İzmirlilerin nazik, güzel davranışları saklıdır. Çeşmesinden akan suyu bereketin ve özel İzmir’in temiz kalplerini yansıtır. “…güya ki!..”

Her kim ki, kendi gözünde, Kule’yi zayıf görmeyecek,

Her kim ki, şu müthiş hediye Gölgesinde bir “oh” çekecek!

Her kim ki, “hediye”yi hor görmeyecek,

Nicesine yakışır bir zaman geçer o tek penceresinden!

Her bakan, Yürek’ten sever!

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©