Kalbinizi İzmir’e emanet edin

Yıllık operasyon sayıları, teknolojik altyapısı ve tecrübeli uzman kadrosuyla İzmir, kalp-damar cerrahisinde çok iyi bir konumda…

 

 

Sağlık sistemindeki iyileştirmeler sayesinde Türkiye’de özel ve kamu hastaneleri standart çıtasını çok yükseklere çıkardı. Özellikle göz, kalp-damar cerrahisi gibi bazı branşlarda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri kalitesinde, hatta üstünde hizmet verilmeye başlandı. Ege’nin incisi İzmir de, iyileşmelere bağlı olarak hizmet çıtasını yükseltti.  Her türlü kalp-damar operasyonunun gerçekleştirilebildiği İzmir’deki özel ve kamu hastaneleri, yurtdışına göre üçte bir maliyet oranları ve sıra bekletmeden tedavi avantajlarıyla yurtdışından gelecek hastaları sağlıklarına kavuşturmayı hedefliyor.  

Son yıllarda sağlık sisteminde yapılan köklü değişikliklerle hem kamu hastaneleri hem de özel sektördeki işletmelerin çağı yakaladığını söyleyen Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali Gürbüz, sadece teknolojik altyapıda değil, bilgi birikimi açısından da Türk doktorlarının sınırları aştığını belirtti. Türkiye’de açık kalp ameliyatları yapılan merkez sayısının 250 civarında olduğunu belirten Gürbüz, “Bu merkezlerin sayısı eskiden çok azdı. Dolayısıyla Türkiye’deki merkezler ancak kendi insanımızın ihtiyacına hizmet verebilecek kapasitedeydi. Ancak sağlık sektöründeki gelişmeler özel sektörü tetikledi ve çok sayıda özel hastane açıldı. İzmir’de de bu gelişmenin yansımalarını gördük. İzmir’de şu anda üç kamu hastanesi ve birkaç özel hastanede de her türlü açık kalp ameliyatı gayet başarılı yapılıyor.” dedi.

Merkez sayısının artması ile hastanelerin tedavide yabancı pazarları hedeflediğini söyleyen Doç. Dr. Gürbüz, birçok hastanenin sağlık turizmine yönelik çalışmalarını hızlandırdığını anlattı. Tedavi için İzmir’i tercih eden turist kitlesi yaratmanın zor olmadığını vurgulayan Gürbüz, İzmir’in avantajlarını şöyle sıraladı:

“Türkiye’de maliyetler çok düşük. Kamu hastanelerinde bir açık kalp ameliyatının maliyeti 5 bin TL ile 12 bin TL arasında değişiyor. Oysa Avrupa ve Amerika’da bu rakam 3-4 katına kadar çıkıyor. Üstelik Batı’nın sağlık sistemi Türkiye’dekinden çok daha iyi değil. Biz teknolojik olarak çok daha iyi durumdayız. Bu durumda oradaki insanların ameliyat olmak için bir yıl beklemesine gerek yok. Türkiye’ye, İzmir’e geldikleri takdirde aynı standartlarda hatta belki daha üst seviyede sıra beklemeden, çok daha düşük rakamlara sağlıklarına kavuşabilirler. Üstüne bir hafta tatil de yapıp ülkelerine dönebilirler.”

 

Ameliyatsız kalp kapağı değişimi ilk defa İzmir’de

Batı Avrupa, Türk Cumhuriyetleri ve Balkan ülkelerinin ilk etapta İzmir için hedef pazar olarak seçilebileceğini belirten Gürbüz, yurtdışındaki sigorta firmalarıyla temasa geçilerek, devlet ve özel sektörün işbirliğinde tanıtımın yapılabileceği görüşünde.

İyi bir planlamayla ciddi bir turist oranı yakalanabileceğini düşünen Gürbüz, özel hastane yöneticilerinin girişimci bir ruhla hareket etmeleri gerektiğini de savunuyor.

Gürbüz, İzmir olarak yeni tedavi yöntemlerini dünyayla aynı zamanlarda uygulamaya başladıklarını söylerken, yakın zamanda Kalp-Damar Cerrahisi Klinik Şefliğini yürüttüğü İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Türkiye’de ilk defa ameliyatsız, kasıktan girilerek kalp kapağını değiştirme operasyonunu gerçekleştirdiklerini de açıkladı.

Özel hastaneler de hazır

15 kişilik uzman kadrosuyla Türkiye’deki en iyi kalp damar cerrahisi kliniklerinden birisi olan Şifa Hastaneler Grubu da dışa açılma politikası izliyor.

Kalp Damar Cerrahisi Kliniği olarak branşlarındaki tüm operasyonları yapabildiklerini söyleyen Şifa Grubu Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Ateş, aort yırtılması gibi kalp-damar operasyonlarında zamanla yarıştıklarını, bu nedenle hasta transferinin hızlı olması gerektiğini belirtti.  Bornova ve Basmane’deki iki hastanelerinde de helikopter pisti olduğunu söyleyen Ateş, en düşük mortalite (hasta kayıp oranı) oranıyla hizmet verdiklerini dile getirdi.

Yakın Avrupa’dan ve yeni bir anlaşma yaptıkları Romanya’dan hastaları olduğunu belirten Ateş, yurtdışındaki sigorta şirketleriyle anlaşmalar yaparak, fuarlara katılarak pazarlama stratejileri belirlediklerini söyledi. Sağlık turizminde sağlam adımlarla ilerlemek istediklerini söyleyen Ateş, altyapı çalışmalarını ise şöyle anlattı:

“Düşük maliyet, teknoloji gibi birçok avantajımızı lehimize kullanmak istiyoruz. Bir aort ameliyatı ABD’de 140-150 bin, Avrupa’da 40 bin dolar civarında iken biz bu ameliyatları 7-8 bin dolara gerçekleştiriyoruz. Ayrıca birçok yeni teknolojiyi ülkemizde ilk kez hastanemizde uyguladık. Son olarak Türkiye’ye getirdiğimiz Magnetik Navigation Koroner Anjiografi teknolojisi ile kalp damarlarının yapısından dolayı anjioplasti-stent uygulanamayan hastalara, bu sistemle müdahale edilip stent yerleştirebiliyoruz. Ayrıca bu teknoloji ile çok sayıda hastayı ameliyatsız olarak tedavi edebiliyoruz. Türkiye’de bu cihaza sahip tek hastane olmamız önemli. Yıllık iki bin açık kalp ameliyatının yapıldığı Türkiye ve Avrupa’daki en büyük kliniklerden biriyiz. İki hastanemizde yıllık 30 bine yakın koroner anjiyografi, 150 bine yakın aort operasyonu gerçekleştiriyoruz.”

Yılda bin ameliyat

Koroner bypass, kalp kapak ameliyatları, aort cerrahisi ve anevrizma, konjenital kalp ameliyatları ve periferik damar ameliyatları yapılan Kent Hastanesi’nde de güçlü bir kardiyoloji ekibi mevcut. Özellikle acil müdahalelerde hayat kurtaran Primet PTCA denen, kalp krizinde koroner anjio uygulaması ile çok sayıda insanı sağlığına kavuşuyor. Ayrıca girişimsel radyoloji ünitesi de bulunan Kent Hastanesi’nde yılda ortalama 810 açık kalp ameliyatı, bin 100 kadar da koroner anjio uygulaması yapılıyor.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©