Ege’nin incisi İzmir’in yükselen yıldızı Torbalı

Tarihin en eski çağlarından gelen uygarlıkların merkezinde bulunur Torbalı. Adını antik çağın ünlü şehirlerinden ‘Metropolis’ten aldığı söylense de, Abdülhamit zamanında çıkarılan bir kanunla da ilişkilendirilir. Tarım ve sanayinin at başı gittiği Torbalı, turizmde de iddialıdır.

Torbalı, İzmir’e 45, Adnan Menderes Havalimanı ve Ege Sanayi Bölgesi’ne 30 kilometre uzaklıktadır. Türkiye’nin en büyük kent içi banliyö sistemi İZBAN’ın Torbalı’yla bağlanması, uzaklıkları çok yakın hale getirmiştir. Doğusunda Bayındır ve Tire, batısında Menderes, güneyinde Selçuk, kuzeyinde de Kemalpaşa ilçeleri ile çevrili Torbalı, İzmir’in güneyinde, Küçük Menderes Havzasının kuzeybatısında konumlanmıştır. İlçenin kuzey kesimini Nif (Kemalpaşa) Dağı’nın güney uzantıları ile Mahmut Dağı’nın batı uzantıları engebelendirir. Bunun dışında kalan alanlar, Küçük Menderes Ovası’nın devamıdır.

Üzerine kurulduğu bereketli topraklar nedeniyle yılda üç ürünün alındığı Torbalı’da tarım çok önemli bir yer tutmaktadır. Seracılık ve sebzecilik ileri düzeydedir. Türkiye’nin ilk demiryolu ve duble yolunun geçtiği ilçe, milyonlarca dolarlık sanayisiyle de ön plana çıkmaktadır. Türkiye ve dünyanın birçok önemli markalarına ait fabrikalara ev sahipliği yapan ilçe, ihracatta Türkiye beşincisi, vergi ödemede ise birincisidir.

Tarihin bilinen en eski devirlerinden beri çeşitli uygarlıkların merkezi içinde kalan Torbalı’nın adını, bugünkü merkeze yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki, antik çağın ünlü şehirlerinden “Metropolis”ten, bir diğer adıyla Triyanna ya da Tripolis’ten aldığı söylenmektedir. Metropolis “Ana Tanrıça’nın Kenti” anlamına gelmektedir. Bir başka rivayete göre ise, Abdülhamit zamanında demiryolu kenarına dikilen çınar ağaçları fidanları için çıkarılan kanunlardan ismi gelmektedir. İddiaya göre, Sultan, fidanları hayvanların yememesi için yol kenarına görevliler yerleştirmiş ve hayvanların kafasına torba takılmasını emretmiştir. Kızılhisar o günden sonra Torbalı olarak anılmaya başlamıştır.

Lidyalılar dönemi

İlçenin ilk çağ tarihinin çok eskiye dayandığı bilinmektedir. Ephessos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Kolophon (Değirmendere), Nation (Ahmetbeyli) ve Nif (Kemalpaşa) antik kentleri arasında kalan bölgede M.Ö. 3 bin yıllarında ilk yerleşim gerçekleşmiştir.

Yöredeki en erken yerleşim, Metropolis antik kentinde ortaya çıkmıştır. Metropolis kentiyle birlikte M.Ö. 2 bin 500 yılında Hititler zamanında yörenin geliştiği, M.Ö. 7’inci yüzyılda Lydia zamanında da en parlak çağını yaşadığı anlaşılmıştır. Sırasıyla Neolitik, Kalkolotik,Tunç Çağları ile Frigya, Lydia, Pers, Roma ve Bizans dönemlerini, 1071-1317 tarihlerinde Selçuklular ve Aydınoğulları, daha sonraları Osmanlı dönemini yaşamıştır.

Ne zaman ve kimler tarafından kurulduğuna dair net bilgilere ulaşılamamakla birlikte Metropolis’in çevresinde yapılan kazılarda çok zengin kalıntı ve buluntularla karşılaşılmıştır. Kazılarda Helenistik Çağa tarihlenen çok sayıda verilerle karşılaşılması o dönemde burada önemli bir yerleşimin olduğuna işaret etmektedir. Yöre Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini korumuştur. Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuş ancak, Arap akınlarının yoğunlaşması üzerine antik kalıntılardan yararlanılarak, bir Bizans kalesi yapılmıştır. Malazgirt Savaşı’nın ardından Türk boylarının buraya gelmesinden kısa bir süre sonra da terk edilmiştir.

İzleyen dönemde yöreye Selçukluların, Selçukluların yıkılmasından sonra da Aydınoğullarının hakim olduğu bilinmektedir. Yıldırım Beyazıt döneminde İzmir ile birlikte Torbalı’nın bulunduğu alan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Torbalı’nın Türk egemenliğinde bir yönetim birimi statüsü kazanması 1390 yılında Yıldırım Beyazıt’ın şehzadesi Ertuğrul Bey’in vali olarak Aydın’a atanmasıyla başlamış, o dönemde Torbalı İzmir Sancağına bağlı bir birim olarak kayıtlara geçmiştir.

Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesinden sonra yeniden Aydınoğullarının egemenliğine giren yöre, 1425’te kesin olarak Osmanlı topraklarına dâhil olmuştur.

Bugünkü Torbalı 18’inci yüzyılın sonlarında kurulmuştur. I. Dünya Savaşı’ndan sonra 15 Mayıs 1919 – 7 Eylül 1922 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1926 İzmir’e bağlı ilçe konumuna getirilmiş, 1927’de belediyesi kurulmuştur. 1928 yılındaki depremden büyük zarar görmüş ve bunun üzerine Torbalı, Tepeköy’de yeniden kurulmuştur. İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında en önemlisi, Metropolis Antik Kenti kalıntılarıdır.

 

Torbalı ve Abdülhamit

Tarihte Sultan Abdülhamit ile Torbalı arasında yakın bir bağ bulunmaktadır. II. Abdülhamid'in vakfettiği ve onun tuğrasını taşıyan birçok eser nedeniyle Torbalı ilçesi, II. Abdülhamid'in adıyla da özdeşleşmiştir. Torbalı'nın ilçe haline gelmesi de Abdülhamid’in devrinde gerçekleşmiştir. İzmir’den demiryolu ile Aydın’a giderken değerlendirilmeyen ovayı gören Sultan Abdülhamid, 1893 yılına kadar Baltacı Dimyos adlı bir Rum vatandaşın mülkiyetinde bulunan geniş araziyi şahsi imkanlarıyla satın alarak, padişah çiftliği adı altında kayıtlara geçirmiştir.

O dönem bir kaç evden ibaret Torbalı, Abdulhamit’in himayesinde gelişme göstererek, belediye statüsü kazanmıştır. Padişah tarafından tayin edilen Kahya Murat Bey, çevrede bulunan Cellat ve Nohut göllerinden kaynaklanan sıtma hastalığını yok etmek amacıyla okaliptüs ağaçları diktirmiş, ilçe merkezi çam ve çınar ağaçlarıyla süslenmiştir. Torbalı ve çevresinde zirai faaliyetlerin gelişmesi için Abdulhamit’in emriyle Afrika’dan getirilen zenci işçilerin torunlarının, bugün bazı çevre köylerde yaşadıkları belirtilmektedir.

İlçeye bağlı 11 köydeki camilerin tamamının Sultan Abdülhamit tarafından yaptırıldığı, ilçe genelinde havuz, çeşme, köprü ve çeşitli özellikte binalarda katkısının bulunduğu bilinmektedir.

Bir inanç ve kültür turizmi merkezi

Torbalı son yıllarda arkeologlar, tarihçiler ve turizmcilerin ilgi odağı haline gelmiştir. Başta Metropolis olmak üzere ilçede bulunan tarihi yapıtlar, dağ köylerindeki eski taş evler, Sultan İkinci Abdülhamit’in padişahlık döneminde yaptırdığı okullar, camiler, havuzlar ve çeşmeler Torbalı’yı ziyaret edenler tarafından büyük ilgiyle karşılanmaktadır. Metropolis Antik Kenti ve Dağkızılca Nif Dağı Kazı çalışmalarının ise gelecek yıllarda ilçenin kaderini değiştirmesi beklenmektedir.

Selçuk ve Kuşadası gibi bölgenin turizm merkezlerine yakınlığıyla konumunu güçlendiren Torbalı, günübirlik turizmden de pay alabilecek bir potansiyele sahiptir.

Ana Tanrıçadan ismini alan kent: Metropolis

Metropolis, Torbalı’nın Yeniköy ve Özbey köyleri arasındaki tepe üzerinde günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce planlı bir kent olarak kurulmuştur.

Sırtını Gallesion dağına dayamış olan kent, adını MeterGallesia isimli Ana tanrıçadan almaktadır. Metropolis’in akropolünde sürdürülen arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda bulunan seramik parçaları, Erken Tunç Çağı ve Orta Tunç Çağı’na işaret etmektedir. Metropolis çevresinde ilk yerleşim izleri ise Taş Devri’ne kadar uzanmaktadır.

MÖ 9. Yüzyıldan sonra Helenler’e ait yerleşim akropolis üzerinde kurulmuş, ancak kent, asıl gelişimi M.Ö. 3. yüzyılda göstermiştir. Özellikle M.Ö. 2. yüzyılda Metropolis Pergamon Krallığı’nın himayesinde büyük gelişme kaydetmiş, tiyatro, bouleuterion ve stoa gibi anıtsal yapılar, bu dönemde inşa edilmiştir.

Roma Dönemi'nde de gelişmesini İzmir - Efes ticaret yolu üzerinde sürdüren Metropolis’te ticaret en önemli gelir kaynağı haline gelmiştir. Bu dönemde, özellikle doğudaki yamaçlarına, imparatorluk geleneğine uygun, zengin evleri (peristilli ev), atölyeler, dükkânlar, hamam ve spor kompleksleri inşa edilmiştir.

Geç Antik Çağ'da Metropolis bir piskoposluk merkezi haline gelmiş, ancak savaşlar ve ekonomik nedenlerden dolayı küçülmeye başlamış ve savunma amaçlı bir kale inşa edilmiştir. 14. yüzyıldan itibaren bölgenin Aydınoğulları Beyliği’nin eline geçmesiyle beraber Metropolis de Aydınoğulları Beyliği idaresi altına girmiş, ancak eski konumunda daha fazla yaşayamamış ve Torbalı’ya taşınmıştır. Torbalı adı, Metropolis adının yüzyıllar içinde söylenip değişerek günümüze gelmiş biçimidir. Osmanlı Dönemi'nde de bölge bir dönem “Kızılhisar” olarak adlandırılmıştır.

Metropolis’in önemi İzmir ve Efes arasındaki ana yol üzerindeki stratejik bir tepe ve eteklerinde kurulmuş olmasında yatmaktadır. Her türlü ticari malın rahatça ulaştırılabildiği bu küçük fakat önemli kent, çevresindeki verimli ovalardan sağlanan gelirlerle gelişmiş, özellikle şarap üreticiliğiyle ünlenmiştir. Metropolis’in bir başka önemi ise Priene dışında nadiren görülen Helenistik Dönem anıtlarına sahip olmasıdır. Metropolis kent tepesi hala Yeniköy ve Özbey köyleri arasında üzeri zeytin ve çam ağaçlarıyla örtülü Kocadiz Dağı’nın eteklerinde bulunmaktadır.

Metropolis kazıları

Metropolis kazılarının güncel ve ağırlıklı alanını, antik kent ve yakın çevresi oluşturur. Buradaki 1. derece arkeolojik SİT alanı yüzölçümü yaklaşık 779 bin metrekaredir. Ayrıca geçmiş yıllarda çalışılan Bronz Çağı yerleşimi Bademgediği Tepe 6 bin 750 metrekare, Geç Neolitik-Kalkolitik Çağ yerleşimi Dedecik Heybelitepe 800 metrekaredir. Her iki alanda Batı Anadolu için büyük önem taşıyan buluntular tespit edilmiştir. Helenistik Metropolis Kenti’nde ise resmi yapıların birçoğu gün ışığına çıkarılmış ve antik tiyatro restore edilmiştir. Geçmişte ve hatta bugün pek çok etkinliğin gerçekleştirildiği tiyatro, mermerden inşa edilmiş görkemli bir yapıdır. Ayrıca kazısı tamamlanarak ziyaretçilere açılan Antik bouleuterion (Meclis Binası), Stoa, Hamam ve Gymnasion, Akropolis mozaikli evler ve dükkânlar görülmeye değer kalıntıları oluşturur.

Bademgediği Tepe

Torbalı otoyol ayrımında konumlanan, etrafı Orta Tunç Dönemi’nden beri surlarla çevrili bu yerleşim yerinde yapılan kazılarda IV. ve V. tabakalardan çıkarılan seramik ve görülen tahribat izleri, Bademgediği Tepenin II. Murşili tarafından ele geçirilen Arzava kenti Puranda olduğunu işaret etmektedir.

Tiyatro

Hellenistik dönemde inşa edilmiş tiyatronun Roma döneminde zemini mermer döşeme ile kaplanmış ve sahne binası genişletilmiştir. Restorasyondan geçirilen tiyatro, yaklaşık 4.000 seyirci kapasitesine sahiptir. Kazılar sırasında ortaya çıkarılan beş adet soylu koltuğundan iki yanı grifon şeklinde işlenmiş, mükemmel işçiliğe sahip olanı, İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Şist karakterli kayalık bir yamaç üzerine kurulan tiyatroda ilginç bir mühendislik uygulaması göze çarpmaktadır. Kayalık zeminden sızan suların erozyon etkisi yaratıp oturma sıralarını bozmaması için diazoma duvarı boyunca derin bir kanal açılmış ve kanal içinde cepler oluşturulmuştur. Böylece hem suyun alttan akması sağlanmış, hem de ceplerde biriken sudaki kum çökeltilmiştir. Daha sonra burada biriken sular, künk sistemi aracılığıyla çeşmelere aktarılmış böylelikle su ihtiyacını da karşılamışlardır.

Tiyatronun hemen doğusunda zemini mozaikler ve duvarları fresklerle kaplı resepsiyon salonu bulunmaktadır. Mozaik tabanda Dionysos, Ariadne ve tiyatro masklarının yanı sıra, çok güzel işçiliğe sahip Menad portresi bulunmaktadır.

Peristilli Ev

Antik tiyatronun güney yamacında tiyatro ve şehir merkezi bağlantısını araştırmak için yapılan kazılarda ortaya çıkmıştır. Peristil avlulu ev şimdiye kadar pek bilinmeyen sivil yaşama ait detayları aydınlatmaya başlamıştır. Yapının ortasındaki geniş avlu, mermer levhalar ile kaplanmış ve her kenarında dört sütun sırası ile çevrelenmiştir. Avluyu çevreleyen çok sayıda mekân ise içerdekileri renkli duvar sıvaları ve zengin buluntuları ile yapının Roma Dönemi’nde yaşamış varlıklı bir Metropolis sakinine ait olduğunu göstermektedir.

Akropolis

Çevreyi çok iyi gözleyebilmenin mümkün olduğu stratejik konumdaki Akropol, tüm Torbalı ovasına hâkim 16.000 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Yapılan kazılar ve sondajlar sonucunda, M.Ö. 3000 yıllarından itibaren Akropol tepesinin yerleşim gördüğü saptanmış, Hellenistik dönemde ise çevresi güçlü surlarla çevrelenmiştir.

Bouleuterion (Meclis Binası)

Yurttaşlar tarafından seçilen meclis üyelerinin toplantı yaptıkları kamu binası olan Bouleuterion’un bir örneği Metropolis’te bulunmaktadır. M.Ö. 2. yüzyılın ortalarında yapılan kare formlu Metropolis Bouleuterion’u, 350 kişi kapasitelidir. Dairesel formlu oturma sıraları, antik tiyatrolarda olduğu gibi at nalı formunda tasarlanmıştır. Yapının tam ortasından aşağıya doğru 6 metre yüksekliğinde bir Bizans sur duvarı geçmektedir. Surun bu bölümünün inşaatında neredeyse tamamıyla Buleuterion’dan sökülüp alınan mimari bloklar ve nadide heykeller kırılıp yapı taşı olarak kullanılmıştır. Buleuterion’da Bizanslılar’ın göremediği bazı heykeller ise yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır.

Stao

Yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yapılan ve dini törenler ile siyaset ve felsefenin tartışıldığı toplantılarda kullanılan stoaların bir örneği burada MÖ 2. Yüzyılda yapılmıştır. Dor düzenindeki iki sütun sırasıyla taşınan stoada, öndeki sütunların üzerinde binanın yapımına paraca destek olan varlıklı kimselerin adları yazılıdır.

Roma Dönemi’nde güney kısmında zemin altına beş adet tonozlu mekân eklenmiştir. Bizans döneminde ise, Stoa kalıntıları üzerine sur duvarları ve kuleleri inşa edilmiştir. Stoa’nın içine ise çiftlik evleri yapılmıştır.

Hamamlar

Yukarı Hamam ve Gymnasion

Antik çağda gençlere, bedensel ve düşünsel eğitimin verildiği Gymnasion’dan Metropolis için Augustus dönemine ait yazıtlarda söz edilmektedir. MÖ 2. yüzyıla tarihlenen bir yazıta göre, gymnasion yöneticisi olarak Alexandra Mirton isimli bir kadının adı geçmektedir.

Metropolis’te Hellenistik dönem gymnasion yapısı, Roma Dönemi’nde köklü değişikliklere uğramış, kuzeyine bir hamam doğusuna ise bir latrina (genel tuvalet) eklenerek, bütün bir insulayı (yapı adası) kaplayan bir yapı grubu halini almıştır. Hamamda sıcaklık, döşeme altında bulunan bir metre yüksekliğindeki zemin altı ısıtma sistemiyle ve duvarlara yerleştirilen içi boş tuğlalarla sağlanmıştır.

Kompleksin güneydoğu köşesinde yer alan latrina (genel tuvalet) konum olarak kentte trafiğin en yoğun olduğu kesimde, tiyatroya giden ana cadde ile akropolis yolunun kesiştiği noktada yer almaktadır. Böylelikle yapının hem hamam-gymnasion kompleksi içinde, hem de kent halkı tarafından ulaşılabilecek en kolay noktada bulunması sağlanmıştır.

Aşağı Hamam – Palaestra

Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait, iç cephesi tamamen mermer kaplama, merkez salonunun kenarlarında özel tasarlanmış basamaklı havuzların bulunduğu görkemli bir hamam yapısıdır. 2008 yılından bu yana yapılan kazılarda ortaya çıkarılan hamamın doğusundaki palaestra (spor alanı)’yı çevreleyen sütunlu galeriler geometrik desenli mozaik döşemelerle kaplıdır. Hamam’daki kazı çalışmaları sürdürülmektedir.

Torbalı’nın değerleri

Abdülhamit Evi ve Hipodrom

İlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde; Askerlik Şubesinin hemen yanındadır. 2.Abdülhamit tarafından, 1879 yılında medrese olarak yaptırılmıştır. Arazisi yine Sultan Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rumdan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşe ağaçları, İspanyol kralı 2.Alfonso tarafından, Sultan 2.Abdülhamit’e hediye olarak diktirilmiştir.

1950-1968 yılları arasında, kazı evi olarak kullanılmıştır. 1968 yılında, Yeniköy mahallesi İlköğretim okulu olarak değerlendirilen 119 yıllık yapı, restorasyondan geçirilmiştir.

1.Abdülhamit’in sultanlığı döneminde, Torbalı’ya büyük bir hara yapıldığı da bilinmektedir. Arşivlere göre, İzmir’in ilk at yarışı Torbalı’da yapılmıştır. Buradan Osmanlı sarayına at yetiştirildiği bilgileri bulunmaktadır.

Torbalı’da yarış sahası olarak bilinen yer, 1894 yılında, Tepeköy mevkiinde, Adnan Menderes’in eşi Berrin hanımın dayısı Evliyazade Refik Bey tarafından kurulmuştur. Refik bey’in bir nişan ile ödüllendirildiği kayıtlarda bulunmaktadır. Günümüzde burası, 1.derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, geçmiş dönemde büyük bir yangın geçiren yapıdan günümüze yanlızca taşıyıcı duvarları gelebilmiştir.

Sultan Abdülhamit'in Seyir Köşkü

İlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde bulunan ev, İkinci Abdülhamit tarafından 1879 yılında medrese olarak yaptırılmıştır. Arazileri ise, Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rumdan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşesi ağaçları İspanya Kralı İkinci Alfonso tarafından, Sultan İkinci Abdülhamit’e hediye edilmiştir. 119 yıllık bu yapı, 1950-1968 yılları arasında kazı evi, 1968 yılında ilköğretim okulu olarak kullanılmıştır.

Torbalı Kalesi

Günümüzde, antik şehir kalıntılarından en iyi korunabilmiş yapılardan birisi kaledir. Helenistik dönemde yapılan kale, Bizans dönemlerinde, Arap akınları nedeniyle güçlendirilmiştir. Kesme ve moloz taştan inşa edilen yapının duvarları içinde ise, devşirme taş ve heykel parçaları görülmektedir.

Halen bu bölgede de arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Kazılarda, çok sayıda sikke, küpe, seramik, bronz kalıntı, cam ve toprak eserler bulunmuştur.

Efeoğlu, Osman Dirik ve karakızlar parklarının bulunduğu ilçede, şelale ve piknik alanları mevcuttur. Yunbaşı mesire alanı, Gazi Çamlığı görenleri büyülemektedir. Torbalı Belediyesi tarafında yaptırılan ve 2008 yılı içerisinde hizmete sunulan olimpik yüzme havuzu ve aquapark tesisleri ile Torbalı Aquapolis ise Torbalı - Özbey yolu üzerinde yer almaktadır.

Doğa turizmi

Tarihsel birikiminin yanında, Torbalı’nın arazi yapısı, iklimi ve bitki örtüsü doğa turizmine ve av hayvanlarının barınmasına elverişli bir ortam hazırlamaktadır. Bu nedenle av hayvanı türü oldukça fazladır. Bu potansiyelin iyi tanıtılması halinde turizme kazandırılması ve konaklama amacıyla gelen turist sayısının arttırılması mümkündür.

Şifalı sular

İzmir’e 70 kilometre, Torbalı’ya 25 kilometre uzaklıkta olan Dağtekke köyünde bulunan şifalı su metal çürütücü özelliğe sahiptir. Sindirim yolu, böbrek taşları, şeker hastalıkları, taş, kireçlenme, kum, çamur, üre gibi hastalıklara iyi geldiği bilinen suyun pek çok kişiyi sağlığına kavuşturduğu söylenmektedir. Ameliyatsız ve ağrısız böbrek taşları ve kumuna çare olarak tavsiye edilen şifalı suyun çıktığı Dağtekke köyü doğayla baş başa vakit geçirmek için de elverişli bir ortam sunmaktadır.

Torbalı’nın mağaraları

Ege Mağara Araştırmaları ve Koruma Derneği’nin (EGEMAK) İzmir Kalkınma Ajansı’ın desteğiyle yürüttüğü araştırma sonuçlarına göre Torbalı 8 mağarası ile İzmir’de en fazla mağara bulunan ilçelerinden biridir. İlçe sınırları içerisinde bulunan ve henüz turizme açılmamış olan Özbey köyü çevresindeki mağaralar zengin turizm potansiyeline sahiptir. Bu mağaralar içinde en ilginci ise Metropolis Antik Kenti yakınlarındaki Uyuzdere Mağarası’dır.

Roma Dönemi’nde iskân yeri olarak kullanıldığı sanılan mağarada çeşitli tarihi kaplar ve su testileri bulunmuş ancak herhangi bir arkeolojik çalışma yapılmamıştır. Dümbelek Mağarası, Maden Mağarası, Onyx Mağarası, İncirli Mağarası, Beşikçi Mağarası, Güvercinli Mağarası ve Sarı Kristal Mağarası ilçedeki diğer mağaralardır.

Geleneksel Deve Güreşi Festivali

Torbalı Belediyesi tarafından her yıl organize edilen ve bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen Geleneksel Deve Güreşleri Festivali ilçeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir. Mehteran gösterisinin de sunulduğu yüzyıllardır gelenek haline gelmiş festival, renkli görüntülere sahne olmaktadır.

Ulaşım

Torbalı, İzmir'e 45 kilometre uzunluğunda çift hatlı demiryolu ile bağlıdır. İzmir-Aydın otoyolu, karayolu ulaşımını hızlandırmıştır. Adnan Menderes Havalimanı'na ve Ege Serbest Bölgesi'ne yakın mesafede bulunan Torbalı’nın, Karabel Geçidi üzerinden, Kemalpaşa-Ankara karayoluna bağlantısı vardır. Bu olanaklar, son yıllarda, ilçeyi sanayi yatırımları açısından önemli bir çekim noktası haline getirmiştir. Banliyö treni hattı İZBAN da, Torbalı'ya uzatılmıştır.

Torbalı Ticaret Odası Başkanı Abdülvahap Olgun: “İzmir sanayisinin kalbiyiz” 

“Torbalı, 700 sanayi kuruluşu, 155 bin nüfusu ve 55 bin çalışanıyla İzmir'in yükünü çeken önemli bir ilçedir. Aynı zamanda İzmir'in yakaladığı ticari başarının yüzde 55'ini sağlayan bir ilçeyiz. Torbalı'nın son 15 yıldır ciddi bir yatırım atağı var. Dev sanayi kuruluşları da Torbalı'da üretim yapıyor. 30 milyar TL’lik vergi ödemesi ile İstanbul, Ankara, Kocaeli ve İzmir’den sonra Türkiye 5. si olduk. 77 ili geride bırakıp otomotiv devi Bursa’yı bile solladık. 1 milyar dolara varan ihracatımız ile 66 ili geride bıraktık. İzmir’den dünyaya ihraç olan her 10 üründen bir tanesi Torbalı’nın fabrikalarında üretiliyor. 2 organize sanayi bölgemizde 100 fabrika, OSB dışı sanayi bölgelerimizde ise 800 fabrikaya ev sahipliği yapıyoruz. Odamıza kayıtlı 700 sanayici ve 2500 ticarethane ile çeşitli sektörlerde dünya markası haline gelmiş Tukaş, Özgörkey, Öz Ege Tütün, Merinos, Dr. Oetker, Philip Morris, Alfemo ve Japar vs. gibi birçok firma ilçemizde faaliyet göstermektedir. Türkiye'ye model olacak bir ekonomik yapıya sahibiz.

“Devler Torbalı’da”

Ege’nin en büyük 100 şirketinin 15 tanesinin Torbalı’da faaliyet göstermesi bizim için gurur vericidir. Bu başarıyla İzmir sanayisinin kalbi olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Devlerin % 15’i Torbalı’da üretim yapıyor. Üretimle ilgili her konuda başarılıyız. İlçemiz, vergide, üretimde, satışta, ihracatta hep rekor kırıyor. Açıklanan ilk 100 listesinde ilçemizden de 15 firma yer aldı. Gerçekten de çok büyük başarı. Her yıl en az 10 firmayı listede görüyoruz. Diğer bir açıklanan veriye göre de Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında 5 sanayi kuruluşumuz yer alıyor. Bu yıl ayrıca firmalarımızın üretimden elde ettiği satışlarda da oldukça dikkat çekici bir artış var. Üretmeye ve ekonomiye katkı koymaya devam edeceğiz.

Torbalı'da tarıma dayalı sanayinin gelişmesi için çalışıyoruz. Bu anlamda tarımsal sanayiyi geliştirecek yatırımlarımız var. Dondurulmuş gıda, tütün ve gıda imalatında önemli işletmelerimiz var. Hayvancılık da öyle. İZBAN, Otoyol gibi ulaşım avantajlarıyla daha da gelişiyor. Bize oda olarak bunları iyi bir şekilde sunma görevi düşüyor.

“Neden cazibiz?”

2017 yılına Cazip Kent Torbalı sloganıyla başladık. Türkiye'ye model bir ekonomimiz var. Oda olarak bu sloganı bulduk. Yatırımlarla cazibemizi ortaya koymuşuz. Neden cazibiz? Çünkü ulaşım yollarının kesiştiği bir yerdeyiz. Otoyol ve Otoban şehrimizin içinden geçiyor, İZBAN ile her 10 dakika da bir İzmir’e seferler düzenleniyor, Türkiye'nin ilk demiryolu, Türkiye'nin ilk duble yolu Adnan Menderes zamanında yapıldı. Hava limanına 35 kilometre, 20 dakika yakınlıktayız. Limana varış mesafemiz 45 kilometre. Torbalı ticaret odasının faaliyetleriyle ilgili yayınlarımızda bunları vurguluyoruz. Şimdi biz Türkiye Cumhuriyet Devletinin 2023 yılı ekonomik istikametine göre hedeflerimizi revize edip yolumuza devam ediyoruz.”

 

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©