Levanten Ailelerin Tercihi ‘İzmir’

İzmir’in tarihinde önemli yere sahip olan Levanten aileler, kentin mimarisinin yanı sıra sosyal ve ekonomik hayatına da doğrudan katkı sağlamışlardır. Biz de bu yazıda İzmir’e değer katan ve yoldan geçerken büyülenerek baktığımız, kimin acaba diye de eklediğimiz o yapıların tarihini anlatacağız.

İzmir’in denize çıkan sokakları, evleri, tarihi sokakları ve yapılarının yanı sıra köşkleri de oldukça dikkat çekiyor. Konumu dolayısıyla geçmişten günümüze kadar birçok tüccara ev sahipliği yapan İzmir, gelecek kuşaklara aktarılacak çok önemli yapıları da içerisinde barındırıyor. 

İzmir’de yaşamış olan ve bir kısmı halen yaşayan Levantenler Osmanlı topraklarında yaşayan Avrupalılardır. İzmir serüvenleri boyunca her türlü sosyokültürel etkileşimde bulunmuşlardır. Ekonomi, eğitim, sağlık, spor gibi birçok alanda İzmir’in kalkınmasına katkıda bulunmuşlardır. Cumhuriyet döneminden sonra yabancılara tanınan birçok ticari ayrıcalığın sona ermesiyle İzmir’in Levanten nüfusu çok azalmıştır. Bugün sayıları azalmış da olsa Aliberti, Arkas, Baltazzi, Forbes Aileleri hala İzmir ekonomisine katkıda bulunmaktadır.

Levantenler, 1600'lü yıllardan itibaren Osmanlı topraklarının liman bölgelerine yerleşen Fransız, İngiliz, Hollandalı, İtalyan ve Almanlardır. Müslüman olmadıkları halde Osmanlı milletiyle münasebet tesis ederek, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlar dahilinde aynı çatı altında yaşamayı başarmış, ticari faaliyetleriyle sivrilmişlerdir.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan İzmir, Milat öncesi 630-545 arasında en parlak dönemini yaşamış, Milat sonrası 1600'lü yıllardan başlayarak Levantenleri ağırlamıştır. Bundan sonra İzmir, öteki Levant şehirlerinden çok daha hızlı gelişmiş ve 17-19'uncu yüzyıllar arasında en parlak Levanten dönemini yaşamıştır. Bu nedenle İzmir’e gelen birçok seyyah, İzmir’den “Levant’ın başkenti”, “Levant’ın en parlak ticaret şehri”, “Levant’ın en önemli ticaret merkezi”, “Levant’ın incisi”, Anadolu kıyılarının Marsilya'sı”, “Anadolu kıyısında bir Marsilya” diye bahsetmişlerdir. Meşhur seyyah Tournefort İzmir ve İzmir Limanıyla ilgili olarak, “İzmir, Levant’a giden yol üzerindeki en güzel limandır ve dünyanın en büyük donanmasını içine alabilecek kadar büyük bir körfeze sahiptir. Küçük Asya’daki yedi kiliseye sahip şehirlerin arasında en ünlüsü olan İzmir, Levant’ın en büyük ve en zengin şehirlerindendir” der.

Bu ailelerin İzmir’e kazandırdığı o yapıları yakından inceleyelim. Köşkler, gerek mimarisi gerekse de ihtişamı sebebiyle onu görenler üzerinde hayret uyandıracak kadar şaşalı yapılardır.

Aliotti Köşkü

Aliotti ailesinin köşküdür. Yapımı 1900’lerin başlarına dayanıyor. Çok uzun zaman önce İzmir’in ünlü işadamı Durmuş Yaşar burayı satın alarak kurduğu vakfa bağışladı ve şu anda bir eğitim merkezi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Aliotti ailesi İzmir’in önemli ailelerinden birisiydi, Buca’da ( eski adı boudja) her gün gördüğü Hasan Ağa parkının da sahibi Aliotti ailesiydi ki zaten o zamanlar Buca üzüm bağları ile ünlü bir yerdi. Sonrasında parkı Hasan Ağa adında biri satın aldı ve etraftaki köylülerin kullanımına açtı. Aliotti ailesi genel olarak halı ticareti ile uğraşıyordu.

Lochner Köşkü

Ev yine 1900’lerin başında yaptırılmış olup, Alman Lochner ailesine aittir. Evi yaptıran ise Amedee Lochner’dir. Zamanında ticaretle uğraşan bir ailedir. Her tarihi ve güzelev gibi karmaşık bir tarihe sahiptir: 1970’lerde Epikmen’lere satılmış, 2001’de tekrar satışa çıkarılmış ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 2003-2004 senelerinde restorasyona giren ev, yukarıda gördüğünüz görünümüne kavuşmuştur. Ailenin kimi üyeleri hala Amerika, Almanya ve İzmir arası gidip gelmelere devam ediyorlar.

Penetti Köşkü

Köşk Karşıyaka’da ikamet eden İtalyan Penetti ailesinin adına Armando Penetti tarafından 1930larda yaptırılmıştır. Köşk yaptırılırken İtalya’dan da malzeme getirtilmiş olup Venedik’deki bir saray örnek alınmış ve o saraya sadık kalınarak yapılmıştır. Aile zamanında makine ve makine malzemeleri ticareti ile uğraşmış ayrıca tuğla işinde de bulunmuştur ve hala İzmir’de yaşamaya devam etmektedirler. Penetti Köşkü ise bir anaokulu olarak işlev görmektedir.

Van Der Zee Köşkü

Köşk gemi ticareti işi ile uğraşan Hollanda’lı Heinrich Van Der Zee tarafından yaptırılmıştır. Yapım tarihini tam olarak öğrenemesem de muhtemelen 1900’lerin başında inşa edilmiştir. Köşk ayrıca zamanında Hollanda konsolosluğu olarak da hizmet vermiştir. Ayrıca ailenin burada doğup genç yaşta vefat etmiş çocuklarının anısına bir anıt yapı da Karşıyaka St. Helene Katolik Kilisesinde bulunmaktadır. Köşk zamanında restorasyon işleminden geçmiş olup şu anda bir restoran olarak hizmet vermektedir.

De Jongh Köşkü

Buca’da bulunan yapı 1800’lerin sonlarında Felemenk asıllı İngiliz De Jongh ailesi adına yaptırılmıştır. Bir çok Levanten evinde görüldüğü üzere bahçede bulunan havuz maalesef günümüze ulaşamamıştır. Ev 1930 yılına doğru bir Alman konsolosuna satılmış, sonrasında İtalyan Sperco ailesinin ve ondan sonra ise İtalyan Aliberti ailesinin mülkü olmuştur. Uzun yıllar boş kaldıktan sonra 2001 yılına kadar okul olarak hizmet vermiştir, şu anda ise resmi bir kurum tarafından kullanılmaktadır.

Rees Köşkü

Şu anda 9 Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı olarak kullanılmakta olan köşkün 1900’lerin başlarında inşa edildiği düşünülüyor. İngiliz Rees ailesi İzmir’e demiryolunun gelmesinde önemli bir rol oynamıştır. Yapı Kraliçe Victoria’nın yazları kullandığı yazlık sarayından esinlenerek inşa edilmiştir. Rees ailesi demir yolu işinin yanı sıra gemicilik işleri de yapmıştırHalen gittiğinizde binanın hemen önündeki istasyonu görebilirsiniz. Hala bir çok orijinal kaplama ve eşya yerinde durmaktadır.

Baltazzi Köşkü

Yapının tarihi 1860’lara kadar gitmektedir ve Baltazzi ailesine aittir. Ayrıca 1863 senesinde Osmanlı şehzadesi Abdülaziz de burada misafir edilmiştir. Yapı muhtemelen Dimostanis Baltazzi adına yaptırılmıştır. 1890 senesinde Ermeni Tekvor Spartaliyan burayı satın almıştır. 1922 senesine kadar yunan yetimhanesi olarak da kullanılan yapı, Amerikan Kızılhacı’nın yetimleri Yunanistan’da bir yere taşımasıyla okula dönüştürülmüştür. Ve şu anda güzel sanatlar lisesi olarak hizmet vermektedir.

Bardisbanian Köşkü

Yapım tarihinin 1800’lerin sonu olduğu tahmin edilen köşk İzmir’li iş adamı D.A Bardispanian tarafından yaptırılmıştır. Yapıldığı zamanda yakınındaki diğer köşkler gibi tren istasyonuna ve Bornova ovasına yakın bir yerde inşa edildi. Bir zaman sonra Fransa’ya göç eden ailenin evini Gasparian ailesi devralmıştır, onlardan sonra ise Maliye’ye devredilmiştir. Bir süre sonra ise Ege üniversitesinin de açılmasıyla köşk üniversiteye tahsis edilmiştir.

Belhomme Köşkü

Belhomme ya da Xenopoulou Köşkü olarak da bilinen köşk Aliberti ailesinin de evini inşa eden bir İngiliz mimar tarafından tasarlanmıştır. Evin ilk maliki Xenopoulou olarak bilinmektedir ama sonrasında Helene Armand’ın dedesi tarafından satın alınmıştır. 1990’larda Helene Armad’ın da desteğiyle ev restorasyondan geçmiştir ve şu an Bornova Belediyesi Atatürk Kütüphanesi olarak vatandaşlara hizmet vermektedir.

Forbes köşkü

Levanten köşkleri arasında en güzellerinden birisidir, gerçekten güzelliği Buca’daki diğer köşklerden daha belirgindir. Yalnız makus bir tarihe sahiptir, köşk 1908’de inşa edildikten bir sene sonra yanıyor ve 1910 yılında tekrardan inşa ediliyor. Zamanında ev hakkında çeşitli dedikodular da yayılmıştır. Ev çevreye hakim bir tepenin üstünde kuruludur. Aile meyan kökü ticareti ile uğraşmıştır, ayrıca tren yolunun da evin yakınından geçmesi için para verdiği söylenmiştir zamanında ama bu tarihler itibariyle imkansızdır. Forbes köşkü ayrıca Buca’daki Forbes caddesine de adını vermiştir. Aile 1920 senelerinde Amerika’ya gittikten sonra Whittall ailesi üyeleri burada yaşamış ve 1950 senelerinde ise SGK’ya devredilmiştir ve hala Buca devlet hastanesi bahçesinde bulunmaktadır.

Whittall Köşkü 

Şu anda Ege Üniversitesi rektörlüğü olarak hizmet veren köşk, büyük ev olarak da bilinir, 1800’lerin başlarında inşa edilmiştir. İlk yapıldığı zaman Hollandalı bir tüccar tarafından tek katlı olarak inşa edilmiş sonrasında ise ticaret yapmak için İzmir’e yerleşen Whittall firmasının ortağı James Whittall tarafından 1820 senesinde satın alınmıştır. James Whittall’in vefatının ardından kardeşi Charlton Whittall tarafından genişletilip büyütülmüş ve bugünkü haline getirilmiştir. Köşk ailenin sahip olduğu itibar sebebiyle 1863 senesinde Sultan Abdülaziz, 1886 senesinde Edinburg Dükü Alfred Ernest Albert ve beraberindeki -1910 yılında George V. Adıyla İngiliz tahtında yerini alacak olan– George Frederick Ernest Albert ve 1921 senesinde ise Yunan Prensi Andrew gibi önemli kişilerce ziyaret edilmiştir. Köşkün mülkiyeti akrabaları olan Giraud ailesine geçmiş ve 1960 yılında kamulaştırıldıktan sonra Ege üniversitesine tahsis edilmiştir.

Bunca güzel yapıyı, hem korumak hem de gelecek nesillerin de görmesini sağlamak amacıyla restorasyon çalışmaları yapılıyor. Koruma kurulu tarafından da korunan bu tescilli yapılar, İzmir’de eğitim ve sanat ile ilgili alanlarda kullanılıyor. İzmir’i dünya kentlerinden yapan birçok özelliğinin olmasının yanı sıra Levanten aileleri ve onların yaşadıkları bu köşkler de önemli birer katkı koymuşlardır.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©