İzmir özgürdür!

Özgürlükle beslenen, güzelleşen İzmir kadını belli eder kendini her yerde! Oyuncu Evrim Alasya da İzmir’de özgürce büyüyüp okumanın şansını mesleğindeki başarısıyla taçlandırıyor.

İzmir basın ve spor dünyasının yakından tanıdığı gazeteci yazar merhum Süleyman Alasya’nın yetenekli kızı Evrim Alasya tiyatro ve dizilerde gösterdiği başarıyla takdir topluyor. Çevresinden sık sık “Belli zaten İzmirli olduğun” cümlesini duyan Evrim Alasya, bununla gurur duyuyor. İzmir’in özgür ortamında büyümesinin oyunculuğuna büyük katkısı olduğunu söyleyen Alasya, İstanbul’a da aşkla bağlı ve iki güzel kentten beslenmenin mutluluğunu yaşıyor. Evrim Alasya, “Coğrafya kaderdir” diyen İbn-i Haldun’un sözünden hareketle İzmir’in kendi kişisel kaderindeki etkisini anlattı. 

- İzmir’de doğdunuz, büyüdünüz, okudunuz, mesleğe ilk adımı attınız. Bu süreci İzmir’de yaşamak nasıl bir duygu?

EVRİM ALASYA: “Coğrafya insanın kaderidir” diye bir söz vardır. Yaşadığımız şehir yoğurur bizi büyürken, beni de İzmir yoğurdu. Bu da bir şans benim için. İzmir konforlu bir şehir. Bunun artıları da eksileri de var tabii ki. İzmir’de özgürce büyümek, okumak büyük bir şanstı benim için.

- Çocukluğunuz nasıl bir ortamda geçti?

EVRİM ALASYA: Ben fuarla büyüyen bir çocuğum. Hatırladığım en güzel anılar o döneme denk geliyor. Fuarın fuar olduğu zamanlarda gazinolar, tiyatrolar dolar taşardı. Hatta ilk oyunlarımı 3-4 yaşındayken babamın omuzlarında Nejat Uygur Tiyatrosu’nun duvarlarından izlerdim. Orada Zeki Alasya-Metin Akpınar’ı, Ferhan Şensoy’u, Levent Kırca’yı defalarca izledim. En önde taşa oturup alkışladığımı hatırlıyorum. Şimdi o tiyatroyu yıktılar! 

- Lise yıllarında son derece başarılı bir sporcuymuşsunuz. Spora ilginiz nasıl başladı?

EVRİM ALASYA: Babam spor yazarıydı. Kardeşimle beraber bizi hep spora yönlendirirdi. Onun sayesinde ikimiz de sporun tadına vardık.

- Ne oldu da başarılı bir sporcuyken oyunculuk sevdasına tutuldunuz?

EVRİM ALASYA: Adı üstünde sevda işte! Ne zaman geleceği belli olmaz. Sporu meslek olarak yapmayı hiç düşünmedim zaten. Oyunculuk kanıma girince de gözüm hiçbir şey görmedi.

- Siz de Pınar Çocuk Tiyatrosu’ndan yetişme bir oyuncusunuz. İstanbul’a gidişiniz de bu sayede olmuş. Sizin için ne ifade ediyor Pınar Çocuk Tiyatrosu?

EVRİM ALASYA: Pınar Çocuk Tiyatrosu benim için çok önemli bir yerde duruyor! Orası için ikinci okulum oldu diyebilirim rahatlıkla. Öğrenciyken çalışmak, öğrendiklerini pratikte uygulamak profesyonel hayatta hala bana artılarını yaşatır. Pınar Çocuk Tiyatrosu hayatımın rotasını çizdi diyebilirim. Hem çok ekmeğini yedim hem de çok deneyim kazandım.

- İstanbul’a gitmek, İzmir’i geride bırakmak o zaman nasıl bir duyguydu, bugün ne hissediyorsunuz?

EVRİM ALASYA: Tabii ki çok zorlandım. İstanbul’un içinde on tane İzmir var gibiydi. Her şeye sıfırdan başlamak biraz cahil cesaretiymiş ama meslek aşkıyla gelen bir cesaret o aynı zamanda. İstanbul’a tam anlamıyla adapte olmam iki-üç sene sürdü. İstanbul’un dili İzmir’e göre çok farklı, o dili öğrenmem zaman aldı biraz. Tabii ki şimdi İstanbul aşk benim için. Enerjisi çok yüksek bir şehir, benim de enerjimi çok yükseltiyor. İki şehir arasında mekik dokuyarak yaşıyorum işte. 

- İzmir, yapısı itibariyle sizin sanatınızı nasıl etkiledi?

EVRİM ALASYA: Sanat deyince bütün etiketlerden kurtulmak gerekir. Bakış açınızı tek bir yere sıkıştırmamak, olabildiğince geniş açılı görebilmek hayatı okuyabilmek gerekir. İzmir o anlamda beni doğru besleyen bir yer oldu. Böyle bir şehirde mesleğe 1-0 önde başlıyorsunuz. Çünkü burası aydınlık bir şehir. Herkes İstanbul’a geliyor ama aslında İzmir’de yaşamak istiyor. 

- Kendinizi nasıl bir İzmirli olarak tanımlarsınız? İzmirli olmak size ne ifade ediyor?

EVRİM ALASYA: Tam bir İzmir kadını diye tanımlarım. İzmir bana hep özgürlüğü çağrıştırır.

- İzmir’in kadınları için hep güzel şeyler söylenir. Sanat dünyasında İzmirli bir kadın olmak size ne hissettiriyor?

EVRİM ALASYA: Her zaman “belli zaten İzmirli olduğun” cümlesini duyarım. Bu da insanın ruhunu okşayan bir durum, sonuçta hem memleketimi övüyorlar hem de beni. 

- İstanbul’da İzmirlilere karşı farklı bir yaklaşım olduğunu düşünüyor musunuz?

EVRİM ALASYA: Hayır, hiç öyle bir şey hissetmedim. Oyuncular arasında çok İzmirli var, piyasanın neredeyse çoğu diyebilirim.

- İzmir’le ilgili en sevdiğiniz şey nedir?

EVRİM ALASYA: Her yere yürüyerek gidebiliyorum ve her yeri deniz daha ne olsun.

- En çok neyi özlüyorsunuz?

EVRİM ALASYA: İnsan herhalde en çok çocukluğunu özler.

- Doğduğunuz ve doyduğunuz iki kent için ne düşünüyorsunuz?

EVRİM ALASYA: Bu ülkenin iki güzel şehri. İkisinden de besleniyorum. Çok şanslıyım o açıdan.

- “Bir gün İzmir’e döneceğim” duygunuz var mı?

EVRİM ALASYA: Şu anda böyle bir isteğim, hayalim yok. İşimi yapabildiğim yerde yaşamayı tercih ediyorum çünkü işimi çok seviyorum. Ama zaten bir yere gitmiş değilim. Ailem hala İzmir’de ve her fırsatta oradayım zaten.

- İzmir’e yönelik bir projeniz ya da gerçekleşmesini istediğiniz bir düşünüz, düşünceniz var mı?

EVRİM ALASYA: İzmir’le ilgili bir isteğim var, İzmir gibi bir şehrin hala bir şehir tiyatrosu yok.

 

Spor salonlarından tiyatro sahnesine 

Evrim Alasya, 2 Ağustos 1979 tarihinde İzmir'de doğdu. 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunu. Çimentaş Spor Kulübü'nde ulusal ve uluslararası yarışmalara katılan lisanslı sporcuydu. Beş yaşındayken ritmik jimnastiğe başlayan Evrim Alasya, lise yıllarında başarılı bir ritmik jimnastikçiyken tiyatroya gönül vererek, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Konservatuar'ın ardından 2003 yılında Pınar Çocuk Tiyatrosu'yla mesleğe başladı. 2006 yılından sonra da Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer'in Oyun Atölyesi'nde çalıştı. 2003 - 2005 yılları arasında "Bir İstanbul Masalı" adlı dizide küçük bir rolde oynayarak dizi oyunculuğuna girdi. Sonrasında birçok kez tiyatro izleyicisinin karşısına çıkan Evrim Alasya, başrollerini Tuba Büyüküstün ile Bülent İnal'ın paylaştığı Ihlamurlar Altında dizisinde oynadı.

Alasya, daha sonra İsmail Hacıoğlu, Vildan Atasever ve Özgür Çevik'le birlikte 'Gece Sesleri' ile izleyici karşısına çıktı. Güzel oyuncu, başrolünü Mustafa Üstündağ'ın üstlendiği sinema filmi 'Muro' ile beyazperdeye adım attı. Tuba Büyüküstün ile Cansel Elçin'in rol aldığı 'Gönülçelen' dizisinde canlandırdığı Balçiçek karakteri ile her rolün üstesinden gelebileceğini gözler önüne serdi. 

Evrim Alasya'nın en büyük çıkışı Muhteşem Yüzyıl dizisi ile oldu. Dizide Valide Sultan karakterine hayat veren Nebahat Çehre'nin gençliğini oynayan Evrim Alaysa, daha sonra İzmir’de geçen "Benim Adım Gültepe" dizisinde rol aldı. Alasya, daha sonra Güneşin Kızları dizisinde İzmir'den İstanbul'a taşınan edebiyat öğretmeni “Güneş” karakteriyle büyük başarı sağladı.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©