İzmir Akdeniz’in yat merkezi olacak

Mavi yaşam tutkunlarının gözde rotaları arasında yer alan kıyılara sahip olan İzmir, yeni yatırımlarla Akdeniz’in yat turizmi merkezi olacak

Her biri birbirinden güzel koy, körfez ve plajlarıyla mavi yolculukların vazgeçilmez duraklarından olan Türkiye’de, Akdeniz çanağındaki yatları çekebilmek amacıyla marina yatırımları hızla sürüyor. Uzun bir sahil şeridine sahip olmasına karşılık marina ve yat limanı azlığı nedeniyle yat turizminden yeterince pay alamayan İzmir’de de kapasiteyi artırmaya yönelik çalışmalar yürütülüyor.

Ege Bölgesi’ndeki yat limanlarının kara ve denizde toplam yat kapasitesi 2 bin 700. Bunun 2 bin 85’i İzmir ve ilçelerinde bulunuyor. 2030 yılında bu bölgeye 12 bin yatın geleceği var sayıldığında Ege Bölgesi’nde 20 marinaya daha ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde İzmir’deki marina sayısı 7’den 16’ya yükseltilerek bu ihtiyacın önemli bir bölümünün karşılanması hedefleniyor.

Uzmanlar İzmir’in, temiz bir deniz ve bozulmamış doğaya sahip alanlarda gelişen, katma değeri yüksek yat turizminde, kısa sürede büyük atılımlar yapabilecek nitelikte bir şehir olduğunu belirtiyor.

İzmir’de yapılması düşünülen yeni yat limanı yatırımlarının kentin Akdeniz’deki yat turizminden daha fazla pay almasını sağlamasının yanı sıra, kent içinde yapılması planlanan yat limanlarının da İzmir halkının deniz ve denizciliğe olan ilgisini artırması bekleniyor.

“İzmir’e değer katıyoruz”

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın genel seçim öncesi 2023’e kadar yapmayı vaad ettiği “35 İzmir 35 Proje” içerisinde yer alan yat limanları projeleri hayata geçiyor. Bu kapsamda yerleri belirlenen yat limanları ile ilgili proje ihalesine çıkan Bakanlık, 2015’e kadar Karşıyaka, Bayraklı, İnciraltı, Çeşmealtı ve Şakran Yat Limanlarını bitirmeyi planlıyor.

İzmir’deki yat limanı sayısını 7’den 16’ya çıkaracaklarını belirten Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Bunali Yıldırım, yürütülen projelerde gelinen noktayı şöyle özetliyor: “Ege’nin turkuazı, yat turizminin vazgeçilmezi İzmir, doğal ve arkeolojik zenginlikleri ile yat turizmi açısından yeni yeni keşfedilen bir cazibe noktası olma özelliği taşıyor. Ancak Akdeniz’deki toplam yat sayısı günümüzde 1 milyondan fazla olmasına karşın İzmir’in yat bağlama kapasitesi şu anda 2 bini bulmuyor. Bu kapsamda da bildiğiniz gibi İzmir’in yat limanı sayısını artıracak çalışmalara başladık. Son projelerimizle birlikte İzmir’deki yat limanı sayısını 7’den 16’ya çıkarıyoruz. Ancak yaptığımız limanların kapasitelerini dünyadaki örnekleri gibi yüksek tuttuk. Bu kapsamda yapılan limanlarla İzmir’in yat bağlama kapasitesini de bin 965 adetten, 6 bin 415’e çıkartıyoruz. Bu çerçevede 500 bağlama kapasitesine sahip olmasını planladığımız Bayraklı Yat Limanı ile Karşıyaka Yat Limanlarının yanı sıra 250 yat kapasiteli Urla-Çeşme Altı ve 550 yat kapasiteli İnciraltı Yat Limanlarının etüt proje işlerini tamamladık. Şakran Yat Limanı’nın etüt ve proje çalışmaları tamamlanmak üzere. Karaburun Yat Limanı’nın ise Yap İşlet Devret Modeli ile yapılması için ihale çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” 

Bakan Yıldırım, bu yatırımlarla kentin yat limanı sayısını artırmanın yanı sıra İzmir’i Akdeniz’in yat limanı haline getireceklerine de dikkat çekiyor.

Marinacılık kültürü geliştirilmeli

İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Savaş Ercan, yatçılığın bir kültür olduğunu ve Türkiye’de bu kültürün yavaş yavaş yavaş geliştiğini belirtiyor.

Yat turizminin sanıldığının aksine üst gelir grubunun erişebileceği bir turizm çeşidi olmadığını ifade eden Ercan, “Aslında yat satın almak yazlık satın almaktan daha az maliyetli. Türkiye’de bu algı ve marina sayısının yetersizliği nedeniyle yat turizmi halka inemeyen bir turizm çeşidi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın çalışmaları ve odamızın desteğiyle açılacak marinalarla bunun sağlanacağını düşünüyorum. Denizle halk daha iç içe geçecek” diyor.

Ercan, doğal ve korunaklı yapısıyla özellikle kışlama için elverişli olan İzmir Körfezi’nin yaz aylarında ise Çeşme, Sığacık gibi bölgelere göre dezavantajı olduğunu belirterek bu noktada cazibe merkezleri oluşturulmasının önemine değiniyor. Marinacılığın sadece teknelerin bağlanacağı yer anlamına gelmediğini hatırlatan Ercan, İzmir’de marinacılık kültürünü geliştirmek için yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “İzmir maalesef denize biraz sırtını dönmüş bir şehir. Denize kıyısı olan her yerde tekne turları vardır. İzmir’de karşılıklı vapur seferleri hariç Körfez’de tur atabilme olanağı yok maalesef. Kruvaziyer gemileri gelince insanlar kruvaziyer turizmini öğrendiler. İnşallah yeni marina yatırımları da İzmir’e renk getirir. Bu noktada İzmir Körfezi’nde yapılacak marina yatırımlarında konaklama alanları, alışveriş merkezleri, otoparkları ile insanları buralara çekecek sosyal yaşam alanları da oluşturulmalı. Ayrıca çevredeki tarihi ve turistik bölgelere ulaşım olanakları artırılmalı. ‘Kazan kazan’ politikası uygulanmalı, teşvik edilmeli.”

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın “İzmir’i Akdeniz’in yat limanı yapma” hedefini çok yerinde bulduğunu ifade eden Ercan, bu projelerin İzmir’in yüzünü denize çevireceğini ve kente deniz kültürü kazandıracağını söylüyor.

Ercan, İzmir Körfezi günden güne temizlenmesinin kentte yat turizminin gelişimini olumlu etkileyeceğini de belirterek, “Deniz temizliğine verilen önem yat turizmi ile birlikte daha da artacaktır. Marina demek doğal güzellik demek” diyor.

Pasaport, Monte Carlo ve Nice’a rakip olabilir 

İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi Meclis Başkanı Geza Dologh da, Türkiye’nin gelişmesinin “denizci millet, denizci ülke” kavramının benimsenmesinden geçtiğini vurguluyor.

İzmir’in Kordonboyu’nun mega yat ve teknelerin yanaştığı dünyenın en güzel marinasına dönüştürülebileceğini belirten Dologh, oluşturulacak bölgenin, kentin ekonomisine ivme kazandıracağı gibi, dünyada da İzmir'in tanıtımını sağlayacağını söylüyor.

Dologh Pasaport Marinası önerisinin detaylarını ise şöyle anlatıyor: “Konak Gümrük önü ile Pasaport arasındaki bölge, Pasaport Marinası olarak dünyaya pazarlanabilir. Mega yat ve teknelerin yanaştığı dünyanın en güzel marinasına dönüşebilir. Kent merkezindeki marina, Monte Carlo, Nice'e rakip olabilir. Yat ve teknelerle İzmir'e gelen zengin turistler, kentte bir kaç gün demirleyeceği için şehre önemli döviz bırakır. İzmir, kent merkezindeki bu marina ile dünyada çok kısa sürede tanınır. İzmir'de, yat turizmi, marinalar gibi hizmetlerin değerlendirilerek deniz sporları turizminin geliştirilmesi mümkün olabilir.”

Dologh, İzmir’de yapılacak yeni marinaların kapasitesinin doluluk oranlarının ne olacağının gözönünde bulundurularak belirlenmesi gerektiğine dikkat çekerek: “İzmir’deki tekne sahiplerine kent merkezinde marina olsa yazın İzmir’de kalır mıydın diye sormak lazım. Daha çok Çeşme, Alaçatı, Sığacık tercih ediliyor, çünkü gezilebilecek yer çok. İzmir’de yapılacak yeni marinalar kışlama için tercih edilir” diyor.

İzmir Körfezi’nden yararlanmak için marinanın tek şart olmadığını ifade eden Dologh, kentte deniz turizminin gelişmesi için daha çok uğraş verilmesi gerektiğini söylüyor. Dologh, bu konudaki önerilerini ise şöyle sıralıyor: “İzmir’de öncelikle denizle kavuşulabilecek yerler yapmak lazım. Neden körfezde yüzülmesin, sörf yapılmasın? Bunların öncelikli düşünülmesi gereken ve marina yatırımından çok daha ucuz yatırımlar.”

İzmir’in kıyıları tasarlanıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan ve “İzmirlilerin Denizle İlişkisini Güçlendirmekte Uygulanacak Tasarım Stratejisi Planı” adıyla yürütülen çalışma, Mavişehir’den İnciraltı’na dek uzanan 40 kilometrelik kıyı şeridinin ve Körfez’in yeniden tasarlanmasını hedefliyor.  Çoğu İzmirli olan Türkiye’nin önemli mimarlarıyla kentsel ve endüstriyel tasarımcılarının oluşturduğu 100’ü aşkın gönüllünün oluşturduğu tasarımlar çerçevesinde Körfez Mavişehir-Alaybey, Alaybey-Alsancak Limanı, Alsancak Limanı-Konak ve Konak-Üçkuyular  olarak 4 bölgeye ayrılıyor. İnciraltı Kent Ormanı’ndan Mavişehir’e kadar 40 kilometre uzunluğundaki hatta dolaşım özgürlüğü ve süreklilik sağlamak ve yolların kıyıyı kesen değil kıyıya kolay ulaşım sağlayan bir hale getirilmesinin hedeflendiği proje kapsamında İzmirlinin denizle daha fazla bütünleşebilmesi için kent terasları, deniz balkonları, yüzer platformlar, kent kumsalı gibi uygulamaların hayata geçirilmesi öngörülüyor.

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©