İzmir Basınının İlkleri

Asırlar boyu birçok kültüre ev sahipliği yapan İzmir, çok sesli yapısıyla Türk basın tarihinde ilklere sahne oldu. XIX. yüzyıldan itibaren İzmir’de Fransızca, Rumca ve Türkçe başta olmak üzere farklı dillerde çok sayıda gazete yayınlandı

Yazı: Dilek Gappi

 

Akdeniz havzasının en eski yerleşim birimlerinden İzmir, 8 bin 500 yıllık tarihi boyunca eşsiz zenginlikler edindi.

Pek çok sinagog, kilise ve caminin yan yana bulunduğu sokaklar derin bir kültürün, renkli bir sosyal hayatın tanıkları oldular.

Asırlar boyu, çeşitli medeniyetlere, Levantenlerden Rumlara, Yahudilere renkli kültürlere evsahipliği derin birikim yarattı.

Bu müthiş çok sesli medeniyet hazinesi, Türk basının temellerini atan harçlardan biri oldu aynı zamanda. Ulusal basın tarihinin ana damarlarından biri İzmir’de doğdu.

XVIII. yüzyıldan itibaren Rum, Ermeni ve Museviler ülkenin ilk yoğun kitap basımlarından birini bu kentte gerçekleştirdiler.

 XIX. yüzyılın başında Fransızlar ve Amerikalılar İzmir'de matbaalar kurarak misyoner amaçlı çok sayıda kitap basarak yayıncılığın temelini atarlar.

İzmir, bir süre sonra Türkçe basının da en önemli merkezlerinden birisi, yayın dünyasının başkentidir.

İlk gazete tarihi 1821

İzmir'de ilk Türkçe kitap basımı 1870'li yıllara dayanır. Rumca, Ermenice, İbranice, Fransızca ve İngilizce basılan kitaplar binlerle ifade edilirken, 1928 yılına, yani harf devrimine kadar, Türkçe basılan kitap sayısı  500 adeti bulur. 
Tarihi kaynaklara göre İzmir’de yayınlanan ilk gazete 1821 yılında Fransızca olarak yayın hayatına başlayan Le Spectateur Oriental olur.

Ancak Mora ihtilalini desteklediği için bu gazetenin yayın hayatı kısa sürer.

Özellikle levantenlerin basına ihtiyaç duyduğu İzmir'de, bir süre sonra Alexandr Blacque isimli bir girişimci Fransızca  Le Courier de Smyrne başlığını taşıyan gazete yayınlamaya başlar.

Bu gazetenin ardından yine Fransızca yayınlanan ve faaliyetini 1841’den 1915 yılına kadar aralıksız sürdüren Empercial gazetesi görülür.

Kaynaklarda ardından gelen gazete  Journal de Smyrne olarak gösteriliyor.  Osmanlı Devleti'nde ilk Rumca gazete yayınlanması çabaları ise yine İzmir'de gerçekleşir.

Türkçe gazeteler

Bu çok renkli kültüre sahip şehirde ilk Türkçe gazetenin yayın hayatına girmesi için 1868 yılını beklemek gerekir.  O yıl Vilayet Matbaası Aydın gazetesini çıkarır. Resmi nitelikli ilk Türkçe gazete ise 24 Ağustos 1872’de Mehmet Salim tarafından yayınanan Devir’dir.

Ardından İntibah yayın hayatına girmişse de, Türk okuyucu kitlesinin azlığı nedeniyle kısa ömürlü olur.

Düzenli olarak yayınlanan Türkçe gazeteye ise 13 Kasım 1886 yılında ulaşılır. İzmir'in kültürlü gençlerinden Tevfik Nevzat ve Halit Ziya (Uşaklıgil) Hizmet gazetesini yayınlamaya başlar.

Bu gazete fikir ve politika gazetesidir, ekonomik sorunlara ve edebi konulara yer verir.

Bıçakçızade Hakkı tarafından 1877’de yayınlanan İzmir gazetesi cuma ve pazar dışında her gün çıkar.

Ardından Mehmet Necati, Ali Nazmi, Cevriye İsmail imzalı 1895 tarihli bir başka gazete çıkar karşımıza; Ahenk. 1930’lu yıllara kadar devam eder.

1897’de Şule’i Edep haftalık fen ve edebiyat gazetesi olarak dikkat çeker.

İzmir’deki Türkçe basının belli başlı temsilcileri ise Anadolu, Duygu ve Köylü gazeteleri olarak yayına başlar.

O yılların Çapkın’ı

İzmir'in renkli ve ahenkli nüfus yapısı nedeniyle burada Fransızca ve Rumca'nın yanı sıra İbranice ve Ermenice gazeteler de görülür. 
Birinci Dünya Savaşı’nın olumsuz koşulları içinde dahi İzmir’de birkaç Türkçe gazete yayınını sürdürmeyi başarır.

Türkçe gazeteler yayınlarında genellikle orta yol izlerler.

1900’lü yılların başlarında yayınlanan gazetelerden de söz edelim. 1907’de Ziraat ve Ticaret Gazetesi, 1909’da Hacızade Mehmed Sabri’nin çıkarttığı Çapkın siyasi ve edebi bir yayın organı olur. Ayn yıl Hamid Subhi Bey’in imtiyaz sahibi olduğu Feryad’ı görürüz.

Anadolu Gazetesi

II. Meşrutiyet'i hazırlayan İttihat ve Terakki Fırkasının resmi yayın organı niteliğinde olan "İttihat" gazetesi gelir. Bu gazete daha sonraları uzun yıllar "Anadolu" adıyla yayın faaliyetini sürdürür. Aralık 1911’de yayın hayatına başlayan gazetenin kuruluşuna ilişkin; önceleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin İzmir şubesi yöneticiliği yapan eski cumhurbaşkanlarından Celâl Bayar, anılarının yer aldığı ‘Ben de Yazdım’ adlı kitabında Anadolu’nun İzmir İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin organı olarak yayınlamaya başladıklarını belirtir. Bayar, Anadolu isminin ise daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Selânik'te çıkardığı "Rumeli" gazetesinin muadili olduğunu göstermek için verildiğini anlatır.

Anadolu, kuruluşundan itibaren Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde kısa kesintiler hariç 43 yılı bulan yayın sürdürmüş İzmir merkezli bir gazetedir. 1915’de Yunanlıların İzmir’i işgaliyle kapatılır, Aralık 1920’den Şubat 1923’e kadar ise Antalya’da yayınlanır. Sonrasında da kapandığı tarihe kadar yayınını İzmir’de sürdürür. Gazetenin kuruluşunda olmayan ancak 1912’de Selanik’ten İzmir’e gelerek yazar kadrosuna giren,  gazetenin başyazarı ve sahibi olan Haydar Rüştü (Öktem), belirlediği yayın çizgisini kesintisiz devam ettirir. Öktem’in, 11 Ağustos 1951’de ölümü gazetenin kapanışını hızlandırır ve gazete 1954 Eylül’ünde yayınını bitirir.

1912 yılında Dava vekili Giritli Hasan Fevzi tarafından Yemiş çarşısında Teşhir yayınlanır.

1918’de populer gazetecilerden Kantarağasız Ömer Selahattin’in yayınladığı Zeybek gazetesini görürüz. Kemeraltı Marifet Matbaasında basılan gazete yanlızca dört sayı çıkar.

 1919 yılında iki gazete daha çıkar karşımıza.  Mehmet Sırrı tarafından tek sayfa olarak her gün yayınlanan Sada-yı Hak ile Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin günlük çıkarttığı Selamet. 

İşgal uyarıları

Benzer zamanlarda bir akşam gazetesi olan Duygu da Haydar Rüştü tarafından çıkarılır.

Her iki gazete de İzmir’e yönelik tehlikeyi kavrayan ve Ege’de Türk çıkarlarını savunan yayın organlarının başında gelir.

Haydar Rüştü’nün iki gazetesi sık sık Rum basının ve özellikle İzmir’deki itilâfçı gazetelerin boy hedefi olmaktan kurtulamaz.

Anadolu Gazetesi aleyhinde sürekli dava açılır ve yukarıda belirttiğimiz gibi sonunda kapattırmayı başarırlar.

Nitekim işgalden dört gün önce de hem Anadolu hem de Duygu gazeteleri ‘Tahrikâmiz neşriyatta’ bulundukları gerekçesiyle son kez kapatılır.

Ahali dostu Köylü

İkinci meşrutiyetin ilanından hemen sonra 1908’de Köylü Gazetesi yayın hayatına girer.  Ancak o da Anadolu ve Duygu gazeteleri gibi sık sık kapatılmaktadır.

İzmir’in basın ve kültür hayatında önemli yer tutan Köylü, ‘Her gün sabahları çıkar, her şeyden yazar, esnaf, köylü, işçi kardaşların iyiliğine çalışır, ahali dostu Türk gazetesidir’ alt başlığını taşır.

Bu gazete, İttihat ve Terakki’nin organı değildir ancak Yunan isteklerine karşı ağır bir savaş verir. Yurt ve ülke çıkarlarını cesaretle savunur.

Köylü de tıpkı Anadolu ve Duygu gazeteleri gibi hem Rumca basının hem de İtilâfçı gazetelerin saldırısına uğramaktan kurtulamaz.

Köylü’nün sahip ve sorumlu müdürü Mehmet Refet, Mondros’u izleyen karışık günlerde ülke çıkarlarını savunmak ve Avrupa’ya kendimizi tanıtmak amacıyla gazetesini Journal Keuylu başlığı altında İngilizce ve Fransızca olarak da yayınlar. Fakat Köylü gazetesi, işgalden sonra tutumunu değiştirmeye başlar.

İşgal savunması

İzmir’de on bir yıldan beri çıkan işçi, köylü ve esnafın haklarını savunan, Türkçenin sadeleşmesi ve özleşmesi yolunda büyük adımlar atan, mütareke süresince Rum yaygaralarına karşı koyan Köylü’nün sahibi Mehmet Refet, Yunanlılar tarafından satın alınır.

Ne yazık ki; Köylü, bütün işgal boyunca Ege’de Yunan çıkarlarının savunucusu olur.

Kurtuluş savaşının ardından yüz ellilikler listesine alınan Refet, daha sonra İzmir’e dönerek burada ölür.

Mütareke ile birlikte yeni gazetelerin de yayın hayatına girdiğini görürüz. 

Hukuku Beşer

Aralarında Hasan Tahsin tarafından çıkarılan Hukukubeşer (Les Droits de l’homme) dikkati çeker. Bir ara yerine Sulh ve Selâmet gazetesi yayınlanır. Hasan Tahsin, Anadolu ve Duygu gazetelerine karşı cephe alır ancak Hürriyet ve İtilâfçı basına da yanaşmaz.

Araştırmalarında Nail Moralı, bu durumu şöyle açıklıyor.   

“Selanikli Hasan Tahsin, bize yakın olmakla beraber gazetesinde millî hisleri ile diğer bozguncu meslektaşlarından uzak, tehlikeyi gören, savunan yazılarıyla yalnız başına, serazat çalışmayı tercih ediyordu, kanaatindeyim”.

İtilafçı gazeteler

Aynı kaynaklarda İtilâfçı gazetelerden de söz edilir.

1918 Kasım’ında yayına başladığı belirtilen Müsavat’ın imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Mehmet Sadık hayli mimli bir isimdir.

Köylü’nün deyimiyle Hürriyet ve İtilâfın kıymetli müttefiki olan Müsavat, diğer İtilâfçı yayın organları gibi tüm çalışmalarını İttihatçı düşmanlığı üzerine oturtur.

Bir başka İtilâfçı gazete olan Islahat, 10 Kasım 1918 günü yayınlarına başlayarak dikkat çeker.

Gazetenin imtiyaz sahibi ve başyazarı avukat Sabitzade Emin Süreyya, yazı işleri müdürü ise Mahmut Tahirülmevlevi’dir.

Gazetenin sahibi Emin Süreyya, Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın İzmir İdare Heyeti içinde yer alır.

Islahat, aşırı İttihat ve Terakki düşmanlığı göstermekle kalmaz aynı zamanda Yunan çıkarlarını sürekli savunan isim olur.

Kurtuluştan hemen sonra yani 9 Eylül 1922’de cezasını Konak Meydanı’nda asılarak ödediği geçer tarih sayfalarına.

Yine mütareke döneminde çıktığı anlaşılan Saday-ı Hak ve Şark gazetelerinin ancak 1922 yılına ait kolleksiyonları bulunur.

Rum gazeteler

Aynı zamanlar, Independant, La Liberte gibi Fransızca gazeteler bariz olarak Yunan çıkarları doğrultusunda yayın yapmaktadır.

Vafıyadis’in çıkardığı La Liberte, yine Köylü gazetesinin ifadesiyle ‘Fransızca yazılmış olmasından başka Fransızlarla zerre kadar alâkası bulunmayan sahibi Rum, sermayesi Rum, yazıcıları Rum halis muhlis bir Yunan gazetesidir.

Rumca gazetelere gelince: işgal döneminde çok sayıda Rumca gazete baş gösterir. Başlıcaları Kosmos, Elefteros Tipos, Arselus, İmerisia, Amaltia, Taros, Patris, Estia’dır.

Rumca gazetelerin niteliği ve tutumu hakkında ipuçları İzmir’de çıkan Türkçe gazetelerin Rumca basından sürekli ve düzenli yaptıkları çevirilerde saklıdır.

Tahmin edileceği gibi Rumca gazeteler, mütarekeden hemen sonra Türklere karşı büyük bir saldırıya geçerler. Batı Anadolu’nun Yunanistan’a verilmesi için yoğun bir propaganda etkinliğine girişirler. 

İşgalin ardından

İşgalden sonra Yunanlılar İzmir’de bir Matbuat Kalemi kurarak Türkçe basını denetim altında tutmaya çalışırlar. İşgal boyunca çıkan gazetelerde yer alan birçok haber ve başyazılar açıkça sansürlenir. Askerî raporlar, Yunanlıların sözde başarılarını ifade eden duyurular İzmir’deki Türkçe basında hemen hemen her gün yer alır.

Gazeteciler, yayınlanacak gazetelerin müsveddelerini İzmir’deki Matbuat Kalemine vermek zorunda kalırlar. Buna uymayanlar İzmir’deki Divanıharp tarafından beş yıla kadar hapis cezası ile  yargılanır.

Yunanlıların, taşkınlıklarını A. Vasıf (Çınar) Anadolu gazetesinde şöyle eleştiriyordu: “…Türk ve İslâm saltanatının enkaz-ı mağlûbiyeti üzerinde mavi-beyaz renklerle ilân-ı şadümani etmek isteyen gafillere ispat etmeliyiz ki pek kutsi bir vediay-ı ecdad olan İzmir’in ufuklarında albayrağın temiz nurları ebediyen sönmeyecektir”

Rum gazeteleri ise açıktan açığa İzmir’in Yunanistan’a bağlanması gerektiğini savunur.

Aynı sıralar Hasan Tahsin, “Cihan bize düşman iken biz ne İngiltere’den ne Fransa’dan ve ne saireden kendimize ufak bir muavenet ve muhabbet beklemeyelim” der ve  “bizden alınıp başkalarına verilmek istenen topraklar Wilson’un hangi ilkelerine bağlıdır” diye sorar. Ahenk, Venizelos’un çocukça sevinçleri için müslüman halkın Yunanlılara boyun eğdiğini vurgular.

İşgal günü Rumların sevinç gösterileri Hasan Tahsin’in tabancasından çıkan kurşunla kesilir. Hasan Tahsin işgalin ilk kurbanlardan biri olur. Ancak İzmir basınından işgale karşı bir tepki beklemek boşunadır. Mustafa Kemal ile ilgili ilk haber ise onun askerlikten istifasıyla ilgilidir. Ahenk, 15 Temmuz 1919 tarihli sayısında ‘Şark Orduları Müfettiş-i Umumisi Mirliva Mustafa Kemal Paşa’nın istifası üzerine Esat Paşa tayin edilmiştir’ haberi yer alır. 

Le Lavant

1918’de yeni bir yayın organı kendini gösterir. Mehmet Sırrı, Şevket Bilgin ve İzmirli levantenlerden Michel Camberes tarafından çıkarılan Le Levant aynı zamanda İzmir’de bir Türk gazeteci tarafından hazırlanan ilk Fransızca gazetedir.

1922 yılı İzmir gazeteleri Yunanlılara moral veren Rumca gazetelerden yapılan alıntılarla ve işgal kuvvetleri komutanlığının askerî raporlarıyla doludur.      

Ülkede milli bir devlet oluşturulma çabalarına paralel olarak, Osmanlı döneminden beri devam eden İzmir basını yeniden, özellikle ulusal çıkarlar doğrultusunda örgütlenmeye başladı.

Bunların yanında yeni gazetelerin de yayın hayatına girdiğine tanık olmaktayız. Şaare Mizrah, Frenk Mahallesi’nde yayınlanan Le Reforme, Proodos, Gül sokakta basılan Nea Simirni, El Meserret, Telegrafos

İzmir’in kurtuluşundan sonra ilk türkçe gazete

kurucuları arasında İzmir'in kültür hayatında önemli rol oynayan Hasan Ali Yücel, Çiftçi Necati, Esat Çınar gibi isimlerin olduğu Türk Sesi olur. Bunun yanında Haydar Rüştü'nün Anadolu gazetesi yeniden yayın hayatına girerken, Yanık Yurtismiyle yeni bir gazete daha yayınlanmaya başlamıştır.

Asır’dan Yeni Asır’a

1895 tarihinde Asır adıyla Selanik’te yayınlanan gazete 1924’de Yeni Asır adıyla İzmir'e taşınır. İlk imtiyaz sahibi Abdurrahman Nafiz, başyazarı Fazlı Necip iken, İzmir’de Ali Şevket tarafından çıkarılır. Ayrıca Hizmet, Halkın Sesi, İzmir Postası, Memleket, Hürriyet gazeteleri İzmir'de Cumhuriyet'in ilk yıllarında yayınlanan gazeteler olarak gözükür. 

Çok sayıda dergi yayınlandığına da tanık oluruz. Nevruz, Ziraat ve Ticaret Gazetesi, Nevsal’i İktisat, Fikirler, Endüstri, Halka Doğru Mecmuası, Kaynak, Güzel Günler, İzmir’de Yeni Yol, Kültür, Ege Işıldağı, Aramak bazılarıdır.

1930’lu yıllardan itibaren ise Işık, Ege, Yürgü, Yeni Yol, Sabah Postası, Efe, Akın, Bülbül gazeteleri kentin basın hayatına girer.

Süha Sükutu Tükel’in 1942’de kurduğu Ticaret Gazetesi ise tüm bu dönemlerden günümüze kalan tek gazetedir.

1946 yılında milliyetçi gazete Dokuz Eylül Dr. Levit Fehmi Yurdoğlu tarafından çıkarılır.

Demokrat İzmir

Aynı yıl kentin basın yaşamında etki yaratan gazetelerden Demokrat İzmir doğar. Nihad Kürşad’ın çıkarttığı gazete Demokrat Parti yanlısı bir tutum izler.

1960’lı yıllarda gazetenin daha sonraları hayli tanınan bir genel yayın yönetmeni olacaktır; Atilla İlhan.

İkinci Beyler sokağında Orhan Kaftancı’nın sahibi olduğu Güzel İzmirgazetesi  1947’de çıkar.

Her Sabah, Demokrat Torpil, Ticaret Postası, Asil Millet, sahipleri arasında Naci Göle’nin olduğu Hür Ege, Nihad Paykoç’un çıkarttığı Asil Hücum, Ege Ekspres, Zafer, Hür İzmir, Günaydın, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Sesi, Zaman, Posta, İzmir Haber, Son Haber dikkat çeken yayın organları olur. 

Geçmişe özlem

1957’de M.Ali Keskin’in sahibi olduğu, avukat Nuri Nencan’ın yazı işleri müdürlüğü yaptığı Haber kendini günlük siyasi gazete olarak tanımlar. 1959’da Son Hizmet, 1968’de görürüz.

1970’li yıllara kadar karşımıza böyle bir yelpaze çıkar. Yaklaşık yarım asır öncesi İzmir basını görüldüğü gibi hayli hareketli ve kentin siyasi hayatında bugünden daha etkili.

Günümüze kıyasla toplumun gazetelere verdiği değeri satırlardan açıkça okumak mümkün.

Bugün değil yerel gazeteler, ulusal gazeteler ve onların bölge eklerinin yüzyıl önce yayınlanan gazeteler kadar iradeli olmadıklarını görmek ise acı verici.

Tesellimiz, basının hür iradeye kavuşabilme gücünü geçmişin zorlu koşullarında kendini gösteren cesaretten alma ihtimalidir.

 

KAYNAKÇA

-Zeki Arıkan İzmir Basınından Seçmeler 1872-1922

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi

Renkli Kalem Medya Grubu
Tüm Hakları Saklıdır ©